BÖLÜM 2.7 SÜNNETULLÂH

Bu süregelen Sünnetullâh’tır! Sünnetullâh’ta asla değişme bulamazsın!

Kur’ân Çözümü, Feth sûresi 23

 

Üstadım selam,

İnsan bir meyve ağacına benzer...

Çekirdeğindeki genetik bilgi doğrultusunda bölünerek gelişen, dallara ayrılan ve sayısız yaprakları olan o komplike ağaçtan murad meyveye ulaşmaktır aslında.

Aynı şekilde hücre zarı içindeki genetik bilgi istikametinde bölünerek gelişen, çeşitli organları, damar yolları ve sinir sistemiyle o komplike beden ve beyinden murad insana ulaşmaktır.

Nasıl ki bir meyvenin oluşumu, ağacın kemâli ise ve olmuş bir meyve bu kemâlatın tamamlanması anlamına geliyorsa; aynı şekilde insanın oluşumu da beden ve beynin kemâli olup, olmuş bir insan da bu kemâlatın tamamlanması demektir.

Peki, çekirdekteki genetik bilginin açılımı ile meydana gelen ağacın oluşum aşamalarına İslâm dininde “Sünnetullâh” (Allâh’ın mevcudatı yaratma sistemi ve düzeni) dendiğinin farkında mıyız?. Ki tüm boyutlarıyla o ağaç, meyvenin oluşum ve gelişim mekanizmasıdır.

Bunun gibi hücre tekilliğindeki genetik bilginin sistemsel açılımı ile meydana gelen beden ve beynin oluşum aşamaları dahi, insanın dünyası ve bilincinin oluşum ve gelişim mekanizması olarak Sünnetullâh’tır.

Çekirdekteki bilginin ağaç üzerinden meyveyi oluşturduğu gibi; hücre genetiğindeki bilginin de beden ve beyin üzerinden insanın dünyasını ve kişiliğini oluşturmaktadır.

Peki… Ağaç ile meyvenin aynı özden (Allâh Esmâ’sının genetik bilgi istikametinde {ağacı ve meyveyi oluşturacak bir biçimde} açığa çıkışmasıyla -nefahtu fîhi min rûhî-) meydana geldiğini ve ağaca ait tüm özelliklerin bir kompozisyonu olarak meyvenin var olduğunun farkında mıyız?.

Aynı şekilde insan bilinci ile beyninin ya da dünyası ile bedeninin aynı özden (Allâh Esmâ’sının  genetik bilgi istikametinde {insanın dünyasını ve bilincini oluşturacak bir biçimde} açığa çıkmasıyla -nefahtu fîhi min rûhî-) meydana geldiğini ve beyine ait tüm özelliklerin bir kompozisyonu olarak insan bilincinin var olduğunun ya da bedene ait tüm özelliklerin bir kompozisyonu olarak insan dünyasının hayalde meydana geldiğinin farkında mıyız?

Ağaç ile meyvenin ya da beden ile beyin ve insan dünyası ile bilinci arasındaki derin bağ ve uyumun farkında mıyız?.

Holografik esasa göre var olan varlığın her bir zerresinde aynı oluşum prensipleri geçerlidir. Dolayısıyla herhangi bir şeyin oluşum sistemini çözen, aynı zamanda her bir şeyin oluşum formülüne de ulaşmış olur.

Bir üst plandaki bilgi daha alt plandaki oluşumlara kodlanır (örneğin, “Emri semâdan arzı tedbir eder” ayeti, yeryüzündeki hadislerin, gökteki yıldız ve planetlerin iz düşümü olduğuna {astroloji ilmine} işaret etmektedir..) ya da bir üst plandaki bilgi daha alt plandaki oluşumların özüne ara yüz teşkil eder!.  Bu uygulamanın mantığını çözen, tüm oluşumların kuramını da keşfeder.

Ve bir kum tanesinde evreni görür ve bir yabançiçeğinde cenneti bulur.. Tutar avucunda sınırsızlığı ve sığdırır bir saate sonsuzluğu.

Allâh ilminde takdir ettiği yazgıya göre Esmâ’sının açığa çıkışıyla evren ve içindekiler meydana gelir. Meydana gelen herşey, Esmâ hakikatinden meydana geldiğinden, evrensel bir oluşum sistemi ve düzeni içinde varlığını sürdürür!.

İnsan, oluşumundaki  evrensel nizamın farkına varacak ve bilincini bedensel algılamanın oluşturduğu koza içi yaşam kayıtlarından özgürleştirerek kendini evrensel standartlarda tanıyıp yaşayabilecek bir beyin kapasitesiyle meydana gelmiş “eşref-i mahlûk”tur (yaratılmışların en şereflisi).

Acaba farkında mıyız yaratılışımızdaki bu ayrıcalığın?.

Farkında olanlarımız, düşünce gücüyle kozası dışındaki evrene açılıp, hangi gerçeklerden haber getirmişler?.

Kelime-i Şehâdet nedir, nasıl getirilir?. Getirilir mi, yoksa “Tanrı yoktur, sadece Allâh” cümlesiyle özü itibariyle evrenin tek bir bilinçten ibaret olduğunun tespiti ve müşahede edilmesi mi teklif edilmiş..

İmanlının mir’âc’ı olan Salât nedir, nasıl yaşanır?. Teklik esasından hareketle, bedenin dünyevî değerlerinin çekim alanından bilincimizi kurtarıp, evrensel gerçeklere açılarak kozmik bilinç olarak kendimizi deneyimlememiz mi hedeflenmiş..

Savm (oruç) nedir, nasıl tutulur?. Tutulur mu, yoksa oruçtan maksat bedenin geçici dünyevî değerlerinden soyutlanarak, öz değerlerimizle ihya olmamız mı istenmiş..

Hac nedir, neden yapılır?. Hac’dan maksat kozmik bilincin evrensel normlarına göre yaşama marifetine ulaşmak mıdır..

Zekat nedir, neden verilir?. Beyin potansiyellerinin cömertçe kuvveye (işler bir devreye) dönüşmesi için, bedensel bağlardan arınmamız amacıyla mı teklif edilmiş..

Naçizane düşüncem…

Sevgi ve saygılarımla

 

Waalwijk, 08-05-2014