Uyanış
BÖLÜM 2.4 DUA VE ZİKİR
Kullarım sana BEN’den sorarlarsa, şüphesiz ki ben Kariyb’im (anlayış sınırı kadar yakın!) (“Şahdamarından yakınım” âyetini hatırlayalım)… Yönelip isteyene (dua) icabet ederim. O hâlde onlar da bana icabet etsinler ve bana iman etsinler ki olgunluklarını yaşasınlar.
Kur’ân Çözümü, Bakara sûresi 186
Üstadım selam,
Hiç araba kullanmamış bir kişinin beyninde önce arabayı kullanmayı sağlayacak devrelerin oluşması ve geliştirilmesi gerekir. Bu da belirli aralıkla tekrara bağlı uygulamalarla gerçekleşir ki bu hususta irade ve sabır önemlidir. Gerekli devrelerin oluşum sürecini belirleyen faktör ise beynin o konuya olan istidadıyla ilgili bir durumdur.
Kişi, araba kullanmayı beyninde otomasyona bağlayana kadar, zihinsel işlevleriyle ilgili en önemli devresi olan prefrontal korteksin (1) aktif bir şekilde koltuk ayarından, ayna kontrolüne, depriyaj, fren ve gaz pedallerinden vites atmaya kadar… Kısaca araba kullanmakla ilgili gerekli tüm işlemleri dikkatle ve belirli aralıkla tekrar ederek beynini araba kullanmaya yönelik çalıştırması gerekir. Ta ki yeni oluşmakta olan devrelerin bu konuda gerekli beceriyi kazanıp, bu işlemi kendinde otomasyona bağlayana kadar.
Kişi araba kullanma becerisini beyninde bir kez otomasyona bağladıktan sonra, prefrontal korteksteki üst bilinç faaliyetleri bu defa gözlemleyen moduna geçerek etkinlik yüzdesi azalır. Buna beynin ekonomi moduna geçişi de diyebiliriz.
Ayrıca beyinde herhangi bir işlev otomasyona bağlandıktan sonra, prefrontal korteksin o işleve halen müdahil olması, genellikle ilgili devrelerde işlev aksamaları meydana getirir. Örneğin düşünerek araba kullandığımızda hata yapma oranımızın artması gibi.
Araba kullanmakla ilgili verdiğim bu misal beynin ana çalışma sistemi ve mekanizması hakkında önemli bir ipucudur. Hangi konuda olursa olsun, beyinde bir becerinin oluşması genellikle bu şekilde gerçekleşir. Yaşamımızda gerçekleşmesini istediğimiz her ne varsa, önce o şeyin gerçekleşmesini sağlayacak ilgili devrelerin beyinde oluşması ve geliştirilmesini sağlamak zorundayız. Bunun için de yapılması gereken uygulamaları en basitinden en kompleksine, gerçekleşene kadar belirli aralıkla tekrar etmek gerekir.
Bu hususta önemli bir incelikte şudur…
Arabayı kullanmayı öğrenen veya herhangi bir konuda beceri kazanan bilincin kendisi olmayıp, beynin o konuyla ilgili alanlarında (bilinçaltında) oluşturduğu yeni nöral bağlardır.
Prefrontal korteksteki aklî işlevlerin esas rolü ise, bu konuda becerinin oluşması için gerekli bilgiyi edinerek, bilginin gerektirdiği istikamette beynin genel faaliyetlerini bu konuya yönlendirip teşvik etmesidir.
Beynin bu çalışma sistemi ve mekanizmasına İslâm dininde “Dua ve Zikir” denmiş ve insan için dünyadaki en önemli çalışma olduğu bildirilmiştir.
Dua, istenileni gerçekleştirme hususunda beynin genel faaliyetlerine düşünce dalgalarıyla istikamet vermektir. Zikir ise, belirli aralıkla tekrar esasına dayalı bir biçimde, beyni istenileni gerçekleştirme konusunda teşvik etmektir.
“Dua ve Zikir”, prefrontal kortekstekin iki ana işlevidir. Örneğin, prefrontal korteks (bilinç) araba kullanamaz, bisiklet süremez, futbol oynayamaz, yazı yazamaz vs… Tüm bu işlevler, yönlendirme ve tekrar üzerine oluşturulup geliştirilmiş beynin farklı devrelerince otomasyonla gerçekleştirilir.
Yani prefrontal korteksin işlevi, beyinde istenilen becerinin veya yetinin oluşmasını sağlamasıdır.
Ne zaman ki ilgili devreler istenileni gerçekleştirebilecek bir şekilde gelişir, o vakit prefrontal korteksteki üst bilinç faaliyetlerine ihtiyaç kalmaz. Çünkü beynin ilgili devreleri artık kendiliğinden otomasyonla, o işi bilinçaltında gerçekleştirecek duruma gelmiştir. Bundan sonra oluşturulan devrelerden verim alabilmek için bilinci gözlemleyen moduna geçirerek müdahil etmemektir. Zira gerekli devreler oluşup iş görmeye başladıktan sonra müdahil olmaya devam edilmesi, bir yandan gaza yüklenirken, diğer yandan frene basarak arabanın ilerlemesine mani olunması misali, ilgili devrelerin işlevini zorlaştıracaktır.
“Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz..” hadisinin beyin bilimi açısından anlamı, prefrontal korteksteki üst bilincin bir çoban misali, elinin altında olan beyin genelini (beynin bilinçaltında yürüttüğü faaliyetlerini ve derin potansiyellerini) dua gücüyle belirli işlevlere yönlendirmesi ve zikir ile işleve yönlendirilen nöronlar arası bağlantıları artırarak gerekli kapasitenin oluşmasını sağlaması çalışmasıdır.
Örneğin bir bahçivan gül açması arzusuyla tohumu eker, suyundan ışığına kadar tohumun açıp gül olması için gerekli tüm şartları sağlayabilir. Lakin bahçivan asla tohumdan o gülü çıkaramaz!.
Aynı şekilde prefrontal korteksteki üst bilinç faaliyetleri de, istenilenleri gerçekleştirme konusunda beynin ilgili devrelerini buna yönlendirip gerekli pratiklerle destekleyebilir… Fakat beyin geneli izin vermediği sürece, o istenilenler asla gerçekleşmez. İstenilenlerin gerçekleşmesi hususunda, beynin o konuya istidatlı olması çok önemlidir. Kur’ân bu gerçeği Âyet’el Kürsî’de şöyle açıklar: “Nefsinin hakikati olan Esmâ mertebesinden açığa çıkan kuvve olmaksızın (Bi-iznihi) O’nun indînde kim şefaat edebilir..” Dinde ve tasavvufta yaygın olan “kul acizdir” ifadesi, prefrontal korteksteki üst bilinç faaliyetlerinin elinden dua ve zikirden başka bir şey gelmemesi, bundan sonrasının ise beynin o konudaki istidadına kalmış olduğu anlamında söylenmiştir.
Yine konuyla ilgili bir diğer önemli hususta şudur…
Biz kendimizi sadece bilinç varlık kabul ettiğimizde, kendimizi beynin prefrontal korteksteki aklî işlevleriyle sınırlamış oluruz. Halbuki prefrontal korteksin farkındalık kapasitesi, beynin genel kapasitesine oranla okyanusta bir damla bile değildir. Prefrontal korteksteki farkındalık kapasitesi, beynin bilinçaltında yürüttüğü faaliyetleri ve derin potansiyelleri yanında bir hiçtir!.
Ayrıca prefrontal korteksteki üst bilinç faaliyetleri dahi birbirinden farklı birçok devrelerin dağınık işlevleriyle gerçekleşir. Yani prefrontal korteks dahi tek bir bilinçten ibaret olmayıp, kendi içinde birçok birimlerden oluşur. Dolayısıyla kafamızın içinde bir tek kişi değil, kendine özgü işlev bilincine sahip sayısız birimler (dindeki tabiriyle “melekler”) mevcuttur, ki bunların hiç biri tek başına bizim kişiliğimizi oluşturmaz.. Kişiliğimiz, beynimizdeki sayısız birimlerin (devrelerin) anlık kompozisyonel yansımasıdır!.
BURAYA KADAR prefrontal korteksteki dua ve zikir faaliyetlerinden bahsettim. Dua ve zikrin bu özel anlamı yanı sıra bir de beynin genel anlamdaki duası ve zikri vardır. Tasavvufta buna “fıtrî dua ve zikir” denilir.
Fıtrî dua ve zikirde, en baskın olan devrelerin hem beyin genelini kontrol etmesi, hem de prefrontal korteksi yönlendirmesi söz konusudur.
Örneğin amigdala devresinin beyinde baskın duruma gelmesi, beyin genelinin anlık duygular tarafından kontrol edilmesine ya da bedensel dürtülerle sınırlı çalışmasına yol açar. Ya da beyindeki epifizin baskın olması (Rasûller, Nebiler ve Velilerde olduğu gibi), beyin potansiyellerini evrensel planda harekete geçirerek, prefrontal korteksteki üst bilincin kendini evrensel boyutlarda tanımasına destek olur.
Sevgi ve saygılarımla
Waalwijk, 26-11-2012
- Prefrontal korteksteki üst bilinç faaliyetleri veya aklî işlevler, beynin diğer bölümlerinden aldığı bilgileri dikkatlice toplayarak idrak kapasitesine göre analiz ve sentezden geçirdikten sonra, mantığına göre beynin genel aktivitelerini yönlendirir, denetler veya beyni yeniden programlar.
Prefrontal korteksin işlevlerini şöyle özetleyebiliriz:
- Ele aldığı konu hakkında kapsamlı bir bilgi edinip, o konunun genel sistem içindeki yerini tespit ederek, konu hakkında doğru bir fikir ve bilgi edinme;
- İçinde bulunduğu şartların kendisini istikbalde nerey götüreceğini öngörmek suretiyle, o şartlardan uzun vadede faydalanacak bir plan yapma;
- Gayeye kilitlenip, gereksiz detayların dikkati dağıtmasına izin vermeme (konsantrasyon ve sebat);
- İçinde bulunduğu veya ileride yer alacağı ortam şartlarına uyum sağlama (nüfuz ve adaptasyon)..
Prefrontal korteksteki akıl/kavrama kapasitesi ile beynin genel bilgi ve işlev kapasitesi aynı değildir. Prefrontal korteksin beyin geneli üzerindeki hakimiyeti, idrak kapasitesiyle orantalıdır.