Kırk Hadis
Otuz Dördüncü Hadis-i Şerif
Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz , şöyle buyurdu:
- “Mü’min, Allâh-u Teâlâ’nın nimetlerine bir konuktur...”
Bu hadis Rasulullah’a imanın getirisi olan cennet nimetleriyle ilgilidir. Bu nimetler Tevhid sırları ve Vahdet yaşamıdır.
Üstâdım Ahmed Hulûsi ’nin de bildirdiği üzere : “Bal kavanozu yalamakla balın güzelliklerine erilmeyeceği gibi, varlık terk edilmeden de “Vahdet” kelâmı etmekle, “vehim” terk edilmez!”
İman etmekten gaye, imanın hakikatine ermektir.
Kişinin imanı, onu Tevhid sırlarına ve Vahdet yaşamının lezzetine erdirmiyorsa, o kişinin hali bal kavanozu yalayıp, balın güzelliklerine erdiğini zannedenin haline benzer.
Necm Sûresi, 28 ’inci ayet bu konuda bizleri şöyle uyarır:
“Oysa bu hususta bir ilmi (delilleri) yoktur... Onlar ancak zanna uyuyorlar! Muhakkak ki zan, gerçeği yansıtmaz!”
O halde Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin bizlere iman etmemizi teklif ettiği esasları çok iyi anlamamız gerekir. Anlamak için beynin tefekkür mekanizması (derin ve kapsamlı düşünebilme yetisi) çok önemlidir.
Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin açıkladığı İslâm dinin temeli “Kelime-i Tevhid”dir.
“Lâ ilâhe illâllâh Muhammedûn RasulAllah” ... Yani, “Tanrı yoktur sadece Allah vardır, Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah Rasulüdür.”
TEVHİD , “Ne yana dönersen Vechullâh karşındadır (Allah Esmâ’sının açığa çıkışıyla karşı karşıyasın)” ayeti gereğince, her bir noktada Esmâ’sıyla yüz gösterinin tekliğini; tek oluşu dolayısıyla da varlığın holografik esasa göre bütünselliğini müşâhede etmektir.
VAHDET ise, müşâhede edenin KENDİSİ olduğuna Şahâdettir.
Hz. Muhammed (s.a.v)’in Risâletine imanın getirisi olan Tevhid sırlarına ve Vahdetin lezzetine ermemiz için yapmamız gereken çalışmaları Nübüvvet işleviyle bildirmiştir. Bu çalışmalar, hepimizce malum olan İslâm’ın önde gelen beş şartıdır:
1. Kelime-i Şahâdetle , Allah’ı bilmenin nimetlerine;
2. Salâtın getirisi olan mir’âc ile Allah’ı müşâhede etmenin nimetlerine;
3. Savmın (oruç) getirisi olan Allah Esmâ’sı ile tahakkuk ederek, beden kayıtlarından selamet bulmanın nimetlerine;
4. Haccın getirisi olan holografik tekil bilgide Esmâ seyriyle yaşama mârifetine ermenin nimetlerine;
5. Zekât ile Hakk’ın kudret eli olarak, tedbir ve tasarruf etmenin nimetlerine; erilir.
HADİSTE Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz: “Mü’min, Allâh-u Teâlâ’nın nimetlerine bir konuktur...” buyurur.
Konuk , “bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen misafir” anlamına gelir.
İmanlının, Allah’ı bilmenin, hissetmenin ve gereğini yaşamanın getirisi olan Tevhid ve Vahdet nimetlerine konuk olmasının manası, bu nimetlerle her an YENİ bir şan alarak aydınlanmasından ileri gelmektedir. Zira Üstadım Ahmed Hulûsi’nin de belirttiği üzere: “Hiç kimse terkettiği koltuğa tekrar oturamaz. Bu hayat ırmağında aynı suda iki defa yıkanılmaz.”
Ol bir ile bir oldu
Cümle âleme dolan
Böyle sultanlık kılan
Kulluk kılası değil
Dost iline girmeyen
Varın, dosta vermeyen
Hakk’ı burda görmeyen
Yarın göresi değil!
Erişmeyen vahdete
Vahdetteki lezzete
Girerse de cennete
Lezzet bulası değil
İkiliği silmeyen
Hakk’ı burda bulmayan
Gaybi kendin bilmeyen
Rabbin bilesi değil.
Gaybî Sun’ullah