BEDENSEL KİMLİĞİMİZİN KAYNAĞI

Bağırsaklarımızda 100 milyon civarındaki nöronlar “ikinci beynimizi” oluşturduğunu bir yerlerde okumuş veya duymuşuzdur.

İkinci beyin , bir diğer ifadeyle Enterik Sinir Sistemi (ESS), merkezî sinir sistemi olan beynimizden bağımsız işlev görmektedir.

Peki, beynimizi etkileyen (hatta kontrol eden) kimyasallar ve hormonların yüzde doksanının bağırsaklarımızdaki ESS tarafından üretilmekte olup, bunun da beynimizi etkilemesiyle bizim kendimizi beden kabul etmemize yol açtığını biliyor muydunuz?

ESS vagus sinirleri yoluyla beyin sapına bağlanır.

ESS’den gelen sinyaller beyin sapı üzerinden beyin üst bölgelerine çıkarak limbik sistemi (özellikle amigdala ve hipokampusu) harekete geçirir ve buradan da bilincin oluşumunun son aşaması olan serebral kortekse yükselir. İşte bu şekilde ESS bilincimizdeki beden kabulü ve hissiyatına kaynaklık etmiş olur.

ESS’den gelen ve beyin sapından geçerek limbik sistemi harekete geçiren veriler (hormonal dürtüler) istikametinde, bizi bedenle özdeşleştirecek belirli anı ve duygularımız serbest kalır. Bundan sonra serbest kalan anı ve duygular üst beyin (serebral korteks) faaliyetleriyle sentezlenerek nihai form alır ve bilincimizin oluşumu tamamlanır. Böylece biz kendimizi bedenle bütünleşmiş bir halde buluruz.

ESS’den gelen veriler (hormonal dürtüler), aşama aşama serebral kortekse yükselirken, kortekste ilk olarak insula tarafından algılanıp, oradan beyin korteksinin geneline yayılır.

Başka bir ifadeyle insula, serebral korteksteki bilinci oluşturan üst beyin faaliyetlerini bedene link ederek kendimizi beden hissetmemizi veya bedenle bütünleşmemizi sağlayan bir ara devredir.

Bu husus Kur’ân’da “emir (hüküm) arz’dan (ESS’den) üreyip, Semâ’ya (beyne/bilince) yükselir” şeklinde ifade edilmiştir...

Beyin sinirleri arasındaki bağlantıların iki yönlü olmasından dolayı emir (hüküm) aynı zamanda Semâ’dan (beyinden/bilinçten) Arz’a (ESS’ye) inmek suretiyle de tedbir eder.

Dolayısıyla beyin ve ESS birbirlerini karşılıklı olarak etkiler ve duruma göre bu etkileşim kişi için yararlı veya zararlı olabilir.

Örneğin üst beyin faaliyetlerindeki pozitif (neye göre pozitif?!) bilinç deneyimleri, ilgili beyin devrelerince ESS’ye iletilerek bedenin enerjisini yükseltir ve beden sağlığını destekler. Beden sağlığının ESS üzerindeki olumlu etkisi de tekrar ESS’nin insula üzerinden geribildirimi (feedback) ile üst beyin faaliyetlerini destekler.

Veya üst beyin faaliyetlerindeki olumsuz bilinç deneyimleri, ilgili beyin devrelerince ESS’ye iletilerek bedenin enerjisini düşürmek suretiyle beden sağlığını bozar. Beden sağlığının bozulmasından etkilenen ESS bu defa da insula üzerinden üst beyin faaliyetlerini olumsuz etkiler.

Bağırsaklardaki 100 milyar nörondan oluşan ikinci beyin gibi, ayrıca kalpte de 40 bin civarında nöron tespit edilmiştir. Beden ve beyindeki elektromanyetik alandan 60 kat daha güçlü bir elektromanyetik alan oluşturan kalp, insanın beden ve ruh (beyin) sağlığı açısından çok önemli işlevi vardır.

“Şunu da bilin ki insan vücudunda bir et parçası vardır. O düzgün olursa bütün beden düzelir; o bozuk olursa bütün beden bozulur; azalar ona tabidir. Dikkat edin o et parçası kalptir.” (Hadis)

Daha da önemlisi...

Üst beyin faaliyetleri diye ifade etmeye çalıştığım serebral korteksteki bir takım kozmik (boyutsal veya derin) farkındalıklara kaynaklık edenepifiz, beynin ana rahmindeki oluşum sürecinin 120’nci gününde, kalp nöronlarındaki yüksek frekanslar tarafından programlanarak, kalbin beyindeki yerini oluşturur!

Böylece dinde iman nuru denilen, epifizden beyne geçiş yapan yüksek frekanslar, beynin evrensel boyutlardan bilgi edinmesini sağlar. Bu sayede kişi evrenle özdeşleşerek, kendini evrensel bir varlık olarak deneyimler.

Epifizden beyne geçiş yapan yüksek frekansların sağladığı evrensel aydınlanma, genellikle ESS’den kaynaklanan bir takım astral deneyimlerle karıştırılmaktadır.

Her ne kadar astral boyutun (aura/ruh-u hayvanî) fiziksel yapı üzerindeki etkileri, algısı açık bazı insanlar tarafından tespit edilmiş olsa da... Bu etkiler çoğunlukla baş ağrısına karşı alınan aspirin etkisi gibi olup, kalıcı değildir.

Çeşitli astral deneyimleri yaşayanlar, bu deneyimlerini farkında veya farkında olmaksızın astral boyutun canlı birimleri olan cinlerle bağlantı kurmak suretiyle yaşamaktadırlar. Astral deneyimlere yol açan enerji kaynağı solar pleksus şakrası olup, ESS ile yakından ilgilidir.

Aslında yazmak istediğim bu değildi, ama konunun böyle bir derinliği olduğunu da belirtmeden geçmek istemedim.



KONUYU özetleyelim:

Bilinçteki bedensellik (kendini beden kabul etme) fikrinin kaynağı enterik sinir sistemidir;

Bilincin ilham ve vizyon yollu holografik evren deneyimi ve bu deneyimin meydana getirdiği evrensel kimlik algısının kaynağı ise epifizdir;

Beyin üzerinde hangisi hükmünü icra ediyorsa, bilince de o kaynaklık etmektedir .

Doğrusunu bilen Allah’tır...