BÖLÜM 8

İKİ RÜKÜN

 

Efendimiz Aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Allâh kıyâmet gününde Hacer’ul Esved’i ve Rükn-ü Yemanî’yi, iki gözlü, bir dilli, iki dudaklı olarak diriltecek ve kendilerini istilâm edenler için bir vefa borcu olarak tanıklık edeceklerdir.”

*                      *                      *

Kâbe’nin bu iki rüknü (köşesi) hakkında İbni Ömer (r.a.) şöyle demiştir: “Ben Rasûlullâh’ı Kâbe’den sadece iki rüknü öperken gördüm, bunlar da iki rükn-i yemanî’dir.”

Kâbe’nin kıble olmasından önce Efendimiz Aleyhisselâm namazı önce Kâbe’yi, sonra da Mescid-i Aksa’yı önüne almak için Rükn-i Yemanî bölümünde kılarmış. Yani, Rükn-i Yemanî’den kasıt Mescid-i Aksa yönüdür.

Üstadım Ahmed Hulûsi’nin Kâbe ve Mescid-i Aksa hakkında Okyanus Ötesi kitabında şöyle bir açıklaması vardır:

“Kâbe, çokluğun gerçekte yokluğunun yaşandığı secde edilen mahaldir. Kâbe’deki enerji, hakikatin gereğini idrak etmiş olanlara bunu sağlayacak enerji potansiyeline de sahiptir. Elbette o kişi arınmışlardan olması ve bu fıtrata sahip olması şartıyla!..

Aksa, en uzak yer anlamına geliyor. Kâbe öncesinde, insanlar âhirete ve tek tanrıya davet edilmişlerdi… Bu sebeple de Mescid-i Aksa’ya yönelinirdi… Mescid-i Aksa, dolayısıyla Kudüs’te ki radyasyon, insanların âhirete dönük çalışmalarında yeterli bir radyasyondur beyinler için.”

Konuyu şöyle toparlayım…

Kâbe, Zâtî hakikatin (Allâh’ın bilinmezliğine işaret eder) sembolüdür.

Hacer’ul Esved, hakikat ilminin (oluşumun hakikati bilgisinin) şuurda açığa çıkmasına yol açan letaif’tir (yüksek frekanslı dalgalar).

Mescid-i Aksa, âhiret yaşamını sembolize eder.

Ahiret, ölümün tadılmasıyla bedensel yaşamın son bulması ardından devam edecek ve tüm evreleri kapsayan, sonsuz yaşam sürecidir

Genelde insanlar bu sonsuz yaşam sürecini ötelerde aradıkları için, âhireti temsil eden Kudüs’teki mescide “en uzak yer” anlamına gelen “aksa” ismi verilmiştir.

Halbuki Dünya, uzakta olduğunu düşündüğümüz âhiretin berzah (güneş platformu) evresi içinde akıp gitmektedir!

Rükn-i Yemanî ise kişinin Dünya’daki yaşamını, bu sonsuz yaşama hazırlanmaya yönelik değerlendirmesini sembolize eder.

“Herşeyin içyüzünün açığa çıktığı an” anlamına gelen kıyâmetin buradaki anlamı, hakikat bilgisinin Risâlet ve Nübüvvet işlevleriyle açığa çıkartılmasıdır (Beşinci bölümün konusu).

Dindeki bildirimler, insanlara bu iki konuda ışık tutmayı ister ve bu bildirimlerden amaç, insanların ebedî huzur ve saadete ermeleridir.

Birincisi, “Allâh” ismiyle oluşumun hakikati konusu.

İkincisi, “sünnetullâh” ile oluşumun sistemi konusu.

İşte Kâbe’deki bu iki rüknün (köşenin) temsil ettiği oluşumun hakikati ve oluşumun sistemi Bilgisinin “İki gözlü, bir dilli, iki dudaklı olarak dirilmesi”, kavramak ve gereğini yaşamak üzere insan şuurunda açığa çıkacağına işaret etmektedir.

Biraz daha açacak olursak…

“İki gözlü” olması, insandaki enfüsî (içsel… yani, kişisel gerçekleri) ve afakî (dışsal… yani, evrensel gerçekleri) müşahedeyle ilgilidir.

“Bir dilli” oluşu, evrenselliğine; “iki dudaklı” olması ise Risâlet ve Nübüvvet işlevlerine işaret etmektedir.

Tüm bunlar Velâyet kapsamında olan ve yaşanan hâllerdir.

İnsanların Onu istilâm etmesi, “Muhakkak ki Allâh ve melekleri, Nebi’ye salât eder… Ey iman edenler, siz de O’na salât edin ve teslimiyet ile selâm verin!” âyeti hükmünce, Velâyet-i Kemâliyle yaşayanın Risâletine iman; Nübüvvetine teslimiyettir.

“Vefa borcu olarak tanıklığı” ise “Hakk’tan aldığını halka dağıtmak” diye bahsedilen, kişinin hakikate dair edindiği hususî açılımlarını/müşahedesini (sırrını) hak edenle paylaşmasıdır.

Zekât’tır..

Üstadım Ahmed Hulûsi “İslâm’ın Temel Esasları” kitabında zekât’ı: “Hakk’tan eline geleni insanlarla paylaşmak” diye tarif etmiştir.

Efendimiz Aleyhisselâm’ın, sırrını insanlarla paylaşma konusundaki gayretini Tevbe sûresi 128. âyet şöyle anlatır: “Andolsun ki size Rasûl geldi içinizden, Aziyz’dir; sizin sıkıntıya uğramanız O’na ağır gelir… Size haristir! İmanlılara (hakikatine iman edene) Raûf (şefkatli) ve Rahıym’dir (hakikatlerindeki kemâlâtlarını yaşatıcıdır).”

Konu çok geniş olmasına rağmen, sıkmamak için kısa kesiyorum. Daha fazla bilgi isteyenlere, Üstadım Ahmed Hulûsi’nin kitaplarını tetkik etmelerini tavsiye ederim.