BÖLÜM 7

ALLÂH’IN SAĞ ELİ

 

Efendimiz Aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Hacer’ul Esved Allâh’ın yeryüzündeki sağ elidir. Allâh onunla istediği kuluyla musâfaha eder (tokalaşır). Tıpkı kişinin kardeşi ve dostu ile musâfaha ettiği gibi…”

Konuyla ilgili bir diğer hadis ise şöyledir: “Kendisini hak ile istilâm eden için tanıklık edecektir. O, mahlûkatıyla musâfaha eden Allâh’ın sağı (sağ eli)dır.”

Bir başka hadis ise şöyledir: “Allâh ile müsâfaha etmek isteyen, Hacer’ul Esved’i istilâm eylesin.”

Yine bir başka hadiste Efendimiz Aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Hacer’ul Esved yeryüzünde Allâh’ın yeminidir. Yani sağ koludur. Kişi kardeşiyle müsfaha ettiği gibi Allâhû Teâlâ da onunla, insanlar ile müsâfaha eder.”

*                      *                      *

Hacer’ul Esved için sağ el tabiri, bünyesindeki yüksek frekansların faydalarıyla ilgilidir. Önceki bölümlerde bundan bahsetmiştim. Hatta üçüncü bölümde şöyle demiştim:

“Yüksek frekanslarla iyonize olmuş bir göktaşı olan Hacer’ul Esved, yaydığı radyasyonla istidadı müsait olan insanlarda aşkın deneyimleri ve bunun getireceği derin farkındalıkları tetikleme özelliğine de sahiptir.”

Gelelim bu özelliğin insan yapısındaki karşılığına…

Daha önce de bahsettiğim üzere beyindeki epifizin aydınlatma özelliği, bedenin tabii dürtüleri ve etrafın bunu destekleyen yönlendirmeleri ile bastırılır. Buna mukabil, bedenin tabii hallerine hitap eden fiilleri asgariye indirgediğimizde, epifiz üzerindeki olumsuz baskıyı azaltmış oluruz. 

Ayrıca belirli ibadet çalışmaları ile epifizden istifâde etmemizi sağlayacak yeni beyin devreleri oluşturur ve bu devreleri geliştirip beyinde baskın konuma getirebiliriz.

İşte bu çalışmaların neticesinde beyin duyarlılığı artar ve oluşumun hakikatini anlama konusunda alıcılar güç kazanarak önemli müşahedelere dönüşür.

Bu müşahedeler, şuurun evrensel bütünlüğü kapsayıcı özelliği ile kurulur; gerekli bilgilerin epifiz kanalı üzerinden beyne geçmesiyle tasavvufta ilâhi ikram olarak mütalaa edilen, kişiye has açılımlardır. 

Şuurun kapsayıcı özelliği derken, bunu uzayın evreni kapsaması şeklinde düşünelim. Fakat şuur kapsamında evren holografik tekil bilgiden ibarettir.

Hazır yeri gelmişken, epifizin iki yönlü aydınlatma işlevinden de bahsedeyim.

Birincisi, Risâlet ve Nübüvvet gibi Velâyeti üst düzeyde yaşayanların hâlidir.

Kişi aydınlanma yolunda hiçbir çalışma yapmadığı halde, epifizi tarafından hakikat algısı istikametinde cebrî bir yönlendirmeye tabi tutulur. İmam-ı Gazâli (k.s.) “Mişkâtül Envar” isimli risâlesinde buna “Kudsi Peygamberlik Ruhu” der. İşte bu özellik, Allâh’ın kuluyla müsâfahasıdır.

İkincisi ise genel anlamda tüm Velîleri kapsar. Kişinin hakikat nûruyla aydınlanması için, epifizden yararlanmayı sağlayacak ibadet çalışmalarından destek alması neticesinde gerçekleşir. Kişinin bu gayreti, kulun Allâh ile müsâfahasıdır.

Ayrıca Rasûl ve Nebilerin beyinlerinden yayılan çok yüksek frekanslı dalgalar, Hacer’ul Esved’in yaydığı ışınlar gibi, başkalarının beyninde hakikat farkındalığını tetikleme özelliği de vardır.

Sahabenin Efendimiz Aleyhisselâm’a: “Ya Rasûlullâh, senin yanındayken neredeyse melekleri hissedeceğiz ama yanından uzaklaşınca dünyamıza dönüyoruz!” ifadesi, Ondaki bu özelliğe işaret etmektedir.

Evet, “her tür kendi cinsine meyleder” kuralı gereğince, hücrelerinde hakikat farkındalığını oluşturacak geni taşıyan her insanın Hacer’ul Esved ile teması halinde (ister o taşı öpsün veya sağ elinin avuç içlerini o taşa doğru yöneltsin…), hakikate dair hissedişleri veya müşahedeleri tetikleyebilir. Beyni duyarlı olanlar bu tetiklemeyi hissedebilir veya bir takım vizyonlar şeklinde algılayabilirler. Fakat insanların birçoğu bu tetiklemenin farkına varmaz, faydalarını daha sonraki süreçte görürler.

Doğrusunu Allâh bilir.