BÖLÜM 5

KIYÂMET GÜNÜ

 

Rasûlullâh Aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Kıyâmet günü, Hacer’ul Esved getirilir. O zaman o, beliğ bir lisanla, kendisine Tevhidle istilâmda bulunanlar lehine şehâdette bulunur.”

*                      *                      *

Dinde kıyâmet, “her şeyin iç yüzünün açığa çıktığı an” anlamında kullanılmıştır.

Kıyâmet, Efendimiz Aleyhisselâm’ın “ölmeden önce ölünüz” diye buyurduğu, dünyada yaşarken gerçekleşebileceği gibi… Fiziki manada ölümün tadılmasının oluşturacağı farkındalığa küçük kıyâmet; mahşer sürecinin oluşturacağı farkındalığa da büyük kıyâmet denmiştir. (Bu konuda daha fazla bilgi isteyenlere, Üstadım Ahmed Hulûsi’nin kitaplarında, konuyla ilgili yazılarını okumalarını tavsiye ederim.)

Bunu kısaca belirttikten sonra konumuza dönelim…

Efendimiz Aleyhisselâm’ın risâletinin başlangıcıyla beraber bu neslin insanları için de kıyâmet süreci başlamıştır.

Efendimiz Aleyhisselâm’ın kıyâmet alâmetlerinden olarak bildirdiği “güneşin batı’dan doğması” mecazının bize göre anlamı, Batı’daki bilimsel ve teknolojik gelişmeler sayesinde, Dindeki mecaz ve işaretlere dayalı anlatımların iç yüzünün açığa çıkmasıyla insanların hayalî kurgulardan kurtulma çağına girmeleridir.

Evet, “kıyâmette Hacer’ul Esved’in getirilmesi”nin anlamı, hakikat bilgisinin Risâlet ve Nübüvvet işlevleriyle açığa çıkartılmasıdır. Bunun “beliğ bir lisanla” gerçekleşmesi, Efendimiz Aleyhisselâm’ın “herkese hitabınız, akılları ölçüsünde olsun” buyurması üzerine, tüm insanlar açısından anlaşılabilecek bir şekilde olmasıdır.

“Kendisine Tevhidle istilâmda bulunanlar lehine şehâdette bulunması”, Risâlet ve Nübüvvetin açığa çıkardığı Bilginin, ancak evrensel düşünce sistemine sahip olanlar tarafından değerlendirilebileceği anlamınadır. Nitekim bu konuda Vâkı’a 79. âyet bizleri şöyle uyarır: “Ona (Bilgiye), (şirk pisliğinden – hayvaniyetinden) arınıp, tâhir olanlardan başkası dokunamaz!”

Ayrıca bu hadis, Hz. Muhammed’in Allâh ismiyle açıkladığı evrensel ÖZ’ün, Risâlet ve Nübüvvet işlevleri üzerinden kulları ile dinamik bir diyaloğuna da işaret etmektedir.

Tevhid’in (evrensel düşünce sistemi) babası” olarak bilinen ve kendisinden sonra ileri düzeyde hakikati algılayacak ve yaşayacak bir neslin atası olan İbrahim Aleyhisselâm’ın zürriyetinden gelen (genetik özelliklerinin devamı olan) Efendimiz Muhammed Aleyhisselâm; yüksek frekans desteğini arkasına alarak kendini şuur boyutunda, öz değerleriyle tanıma açılımına kavuşmuş; evreni holografik yapıda deneyimlemeye başlayıp, hologramda seyahat ederek her sorunun temel bilgisine ulaşmış; böylece Risâlet ve Nübüvvet işlevleri altında, insanlığın ebedî saadeti için gerekli tüm bildirimleri yapmış; Mevlânâ’nın (k.s.)  “ayağının tozuyum” dediği Hz. Muhammed Mustafa Aleyhisselâm!..

Değerini takdir edemeyeceğimiz bu yüce şahsiyetin, açığa çıkardığı Bilgiden (Kur’ân ve misli olan Hadis-i Şerif’ler) istifâde etmek için O’na yönelmek, biz beşerin selâmeti açısından büyük bir rahmettir.

Doğrusunu Allâh bilir.