Zihin Gücü

Niyetlerimiz (bir şeyi yapmayı düşünüp, karar vermek), beyne istikamet vermek suretiyle kişinin kaderini belirleyen önemli bir unsurdur.

“Düşüncenizden sorumlusunuz” âyeti, “niyet” gibi, zihinde cereyan eden bilginin, insanın kişiliği ve yaşamı üzerindeki etkisinin önemine işaret etmektedir.

Şöyle ki, bir otomasyonla çalışan beynin gayesini ve gayesine ulaştıracak algoritmasını (enerji akışını) zihinsel aktiviteler belirler.

Şunu bir düşünün… Zihninde olup bitenlerin ne kadarı kontrolünde ve ne kadarı da beynine beş duyu ve dışı, çeşitli kanallardan ulaşan verilerin etkisi altında, bir sosyal robot misali yönlendirilmektesin?

Bu sorunun cevabı zihninDE; kendini içinde bulduğun ortam ve şartlar, beraber oldukların, dilinden dökülen sözcükler ve hâleti ruhiyen (kısaca, deneyimlemekte olduğun dünyan ve buna göre oluşmuş kişiliğin) zihnin tarafından, yine zihnine yansımakta olan bir sanal projeksiyondur. Gerçeğe erenlerin geçmişte söyledikleri üzere, insan “kendinden kendine…” yaşar.

Evet, her ne kadar bir kalabalık içinde yaşıyor sanısı içinde ömrümüz geçse de; gerçekte her birim için yaşam kendinden kendine şeklinde geçer.

İş bu gerçeği anlayan, kaderini (beynin algoritmasını) kendi elleriyle (düşüncesiyle) programlamakta olduğunu farkeder. Beynin zihinsel işlevlerini ise beyin potansiyelini tetikleyerek harekete geçiren bir kuvve olarak görmek suretiyle zihne yönelir ve salt şuur olarak kendini tanıma anlayışı açıklığı ile kendini kuantum alanında, aşkın bir seviyede seyir halinde bulur.

İste burada dinde teklif edilmiş ibadet çalışmalarının önemini anlamak çok önemlidir.

Evrenle aynı ÖZden… Yani TEKİLLİKTEN meydana gelen insanın, beynindeki evrensel özün potansiyel varlığından (tekilliğin beynindeki sistemsel açılımından) bir şuur olarak kapsamlı ve bir ruh olarak sonsuzda yararlanma çalışmaları olarak teklif edilmiş ibadetler; ancak zihinsel tabanlı yürütülürse kişiye gerçek anlamda fayda sağlayacaktır.

Örneğin, mir’âc’ın yaşanması için… Yani, Rabbini derûnunda (tekilligin varlığındaki tezahürünü) müşahede edilmesi amacıyla teklif edilen salât (halk dilinde namaz), düşünülerek ve hissedilerek yürütüldüğü vakit beyinde amaca ulaştıracak algoritmayı başlatacaktır.

Şuursuzca yerine getirilen namaz hakkında Kur’ân’ın şöyle bir uyarısı vardır: “Vay haline o (âdet diye) namaz kılanlara ki, onlar (iman edenin mi’râcı olan) salâtlarından (okunanların mânâsını yaşamaktan) kozalıdırlar (gâfildirler)!”

Sonra, Rabbini derûnunda (tekilligin varlığındaki tezahürünü) müşahede edene, müşahedesinde kendisine açılan aşkın anlamlarla hallenme amacıyla teklif edilen oruç ise, ancak o farkındalık ile uygulandığı vakit beyinde bunu gerçekleştirecek algoritmayı başlatacaktır.

Hz Muhammed Aleyhisselâm’ın açıkladığı Din’de, ibadetlerin hangi amaçla teklif edildiği konusu hakkında daha fazla bilgi isteyenlere Üstad Ahmed Hulûsi’nin “İslâm’ın Temel Esasları” kitabını okumalarını öneririm.

Hiç şüphe yok ki beynin zihinsel gücü, bizim kendimizi bedensel yapının fevkinde, ilâhî yapıda ve özellikte tanımanın kapısını açacak tek anahtardır. Zira insan beyni, TEKİLLİĞİ en kapsamlı bir biçimde yansıtma kapasitesine sahiptir!.

Waalwijk, 12 Eylül 2024