Otuzuncu Hadis-i Şerif

Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz , şöyle buyurdu:

- “Misafire ikram ediniz. İsterse kâfir olsun...”



“Seferde olan” ya da “yolcu” anlamına gelen “misafir” kelimesinin derin manası, çeşitli kanallardan beyne gelen dalgalardaki verilerdir.

Zira bize ulaşacak olan her ne varsa, önce bir şekilde beynimize ulaşması gerekir ve beyinde dağınık işlevlerden geçtikten sonra, bir sebepten gerekli bulunanların temsili sureti (hayali), içsel veya dışsal projeksiyonlar şeklinde farkındalık alanımıza yansır. Böylece biz latif yollu gelen lütfu (elektromanyetik dalga olarak beyne ulaşan bilgiyi) algılar, varlığından haberdar oluruz.

Kudsî Hadis’te geçen “kâfir” kelimesi, beynimize beş duyu veya ötesi çeşitli kanallardan ulaşan, fakat veri tabanımızın yetersizliğinden dolayı değerlendiremediğimiz (hikmetini anlamadığımız veya sezemediğimiz), ama bir şekilde beynimiz tarafından gerekli bulunduğu için farkındalık alanımıza yansıtılanlardır.

“İkram ediniz” … Yani dikkate alınız!

“Beyninize ulaşan ve bir şekilde gerekli görüldüğü için farkındalığınıza yansıyanlara karşı önyargılı davranmayınız. Bu isterse veri tabanınızın yetersizliğinden dolayı değerlendiremedikleriniz olsun! Aksine sabırlı olup, bilincinizi o gelene açık tutarak ondaki hikmetin (bilmediklerinizin ilminin) açığa çıkmasına izin verin.

Beynimize ulaşan her şey... Bu fikir, ilham, duygu, nesne veya özne, kısacası her şey olabilir!

Sadreddin Konevî (k.s.) Hz. ’leri hadisteki misafir kelimesini, hastalıklar olarak yorumlar.

Hikmeti açığa çıktığında ise, o gelenin genel sistem içindeki yerini tespit edin ve sonsuz yaşamınızı nasıl etkileyeceğine bakıp, vereceğiniz tepkinizi ona göre belirleyin.”

Bakara Sûresi, 216’ncı ayet bu konuda bizi şöyle uyarır:

“Sizin için hayır olan bir şeyden hoşlanmayabilir; sizin için şerr olan bir şeyi sevebilirsiniz. Allah bilir, ne var ki siz bilmezsiniz!”

Doğrusunu bilen Allah’tır…